Kişiler arası ilişkilerde, çatışan ihtiyaçlar, istekler, düşünceler ve algılar; bireysel farklılıklarımız, var olan imkan ve kaynakların da kısıtlılığı dikkate alındığında çatışma kaçınılmaz bir durum. Çatışmaların karşılıklı iletişime etkisi ise çatışma yaşayan tarafların çatışmaya yönelik hisleri, algısı ve tutumları ile oldukça ilgili. Çatışma, ilişkiyi yaralayabileceği gibi iyileştirebilir de. Köprü atmak da duvarları yıkmak da mümkün.
Johnson ve Johnson (1994), insanların beş farklı çatışma stratejisini tanımladı ve bu stratejileri temsil eden birer hayvanla eşleştirdi :
Kaplumbağa (Geri çekilme, kaçınma)
Kaplumbağanın tehlike hissettiği anda kabuğuna çekildiği gibi bu stratejiyi benimsemiş kişiler de çatışmayı bir ‘tehlike’ veya ‘saldırı’ gibi algılayarak geri çekilme, çatışmadan uzak durmak için çaba gösterme eğilimindedir. Kendi ve diğerinin taleplerinin karşılanmasında durumu ele almak yerine erteleme, reddetme veya yok saymayı seçebilir. Böylece, o ‘an’ için çatışma olmaz ama sorun çözülmez ve ihtiyaçlar karşılanmaz. İki tarafın da çatışma sonucunda elde edebileceği kazanç düşükse ve kayıp büyükse; çatışma için uygun zaman, ortam mevcut değilse; kişiler duygusal ve bilişsel olarak hazırlıklı veya uygun değilse, çatışmada kendini ifade edemeyecek durumdaysa bu strateji kısa süreli olarak gerekli olabilir.
Ayıcık (Uyma)
Uyma stratejisinde, bir taraf diğerinin taleplerine, kendi taleplerini göz ardı ederek boyun eğer. Bu stratejiyi sık kullanan kişiler genellikle çatışmanın iletişimi zedeleyeceğini düşünür ve iletişimin ancak diğer tarafın taleplerine uyduğunda devam edeceğini düşünebilirler. Onlar için önemli olan bu ilişki ve iletişimin sürdürülmesi olduğu için de kendi beklentilerini yok saymayı tercih edebilirler. Kendini uygun biçimde ifade etmekte güçlük yaşadığına ve çatışmada bu sebeple bir şey elde edemeyeceği gibi, büyük kayıp yaşayacağına inanan kişiler de çatışmada uymayı tercih edebilmektedirler. Uyma, çatışmayı önlese de uzun vadede kişinin ihtiyaçlarının engellenmesi nedeniyle sorunları büyütebilir. Uyma stratejisi, önem verilen ilişkilerde sorun sizin için fazla önemli değilse ancak karşı tarafın beklentisi onun için çok önemli veya acilse; kişiler hassas bir anda veya dönemdeyse tercih edilebilir.
Köpek balığı (Baskı, güç kullanma)
Köpek balığı stratejisini sık kullanan kişiler için ‘kazanmak’ oldukça önemlidir ama ilişki aynı öneme sahip olmayabilir. Çatışma bir düellodur ve o ‘kazanan’ olmalıdır. Bu düelloda kendi galip gelmek için gerekirse ezebilir, baskı kurabilir, güç kullanabilir, manipüle edebilir. Hatta ‘kazanan’ olmak için, çatışma onun ‘kan kokusu’ olabilir. Köpek balığı stratejisi, çatışmada karşınızda bir ‘köpek balığı’ varsa gerekli olabilir.
Tilki (Uzlaşma)
Tilkiler, ‘akıllı’ hayvanlardır. Çatışmada, her iki tarafın da kendi taleplerinden bir miktar taviz vererek uzlaşabileceği, bazı isteklerinin de karşılanabileceği bir çözüm bulma stratejisi ‘tilki’ ile eşleştirilmiştir. Yeterli bir işbirliği ve kalıcı bir çözüm geliştirmese de sorunun daha etkili bir şekilde çözülemeyeceği durumlarda uygun bir strateji olabilir.
Baykuş (Yüzleşme, işbirliği)
Baykuşlar için bilgelik sıfatı yakıştırılır. Çatışmaya bakış açıları; kendi ve diğerinin ihtiyaçlarını anlama, herkesin talebinin karşılanabileceği bir çözümü beraber bulabilme ve engellenmenin verdiği baskıyı azaltarak ilişkiyi güçlendirme şeklindedir. Çatışma, kazanma ve kaybetme olarak algılanmadığı için yüzleşme onlar için ilişkinin sağlığı adına sorunları birlikte ele almak, işbirliği kurmaktır.
Stratejilerin her birinin bazı durumlarda daha etkili olabileceğini göz ardı etmeden, bu stratejilerden en idealinin ‘yüzleşme ve işbirliği’ olduğu görülebilir. Bunu yapabilmek göründüğü kadar kolay olmayabilir. Anlamak için dinlemek, dinlediklerini yansıtarak iletişimi sürdürmek, empati kurabilmek, sen dilini ben diline çevirmek, kısacası etkili iletişim becerilerini geliştirmek yardımcı olabilir. Kişilik, değerler, algılar, yetiştirilme tarzı, model alma gibi birçok faktör çatışma stratejilerimizde etkilidir ancak işbirlikçi stratejilerin öğrenilmesi mümkündür ve buna ilk olarak kendimizle ilgili ‘farkındalıkla’ başlayabiliriz.
Comments