top of page

Yetersizlikten Etkilenen Çocukların Kardeşleri Neler Yaşıyor?

Güncelleme tarihi: 12 Eki 2020


Yetersizlikten etkilenen bir çocuğun aile içindeki varlığı, aile üyelerinin her birini ve aile sistemini pek çok şekilde etkilemektedir. Kardeşler de bu özel durumda farklı ihtiyaçlar içinde olabilir. Öncelikle belirtmeliyim ki; yetersizlikten etkilenen bir kardeşe sahip olmayı tamamen olumsuz bir deneyim olarak değerlendirmemeliyiz. Araştırmalar, böyle bir durumda tipik gelişim gösteren kardeşin yüksek empati düzeyi, anlayış, sorumluluk geliştirebildiğini, ortalamanın üstünde bir benlik saygısına sahip olabildiğini, stres ve zorlu yaşam olaylarıyla daha etkili başa çıkabildiklerini göstermektedir. Genellikle, kardeşi sever, ona sahip çıkar, yardımcı olur ve yapabilecekleri kadar, uygun şekilde sorumluluk alırlar. Bunun yanı sıra, hayal kırıklığı, kızgınlık, kıskançlık, düşmanlık, korku, kaygı, utanç, suçluluk gibi duyguların, davranış ve uyum problemlerinin yaşanması da olası ve yaygındır. Yetersizlik durumunun doğası gereği aile üyelerinin yaşantısını etkilediğinden bu hislerin oluşması oldukça doğal olsa da burada çocuğun bakış açısını ve hislerini etkileyen en temel unsur, ebeveynlerin ruh sağlığı, yetersizliğe yönelik bakış açısı, çocuklara ve duruma yönelik tutumudur. 

Kardeşler arasında durağan bir ilişki yoktur. Kardeşin, yetersizlikten etkilenen kardeşe yönelik tutumunda yaş, kardeşler arasındaki yaş farkı, gelişim dönemi, cinsiyet gibi faktörler de etkilidir. Özellikle otizmli çocukların kardeşleri başta olmak üzere, yaşları birbirine yakın ve küçük kardeşlerde yetersizlikten etkilenen kardeşin oyunlara, etkinliklere beklenen ilgiyi gösterememesi durumunda hayal kırıklığı yaşanabilir. Ebeveynlerin ilgisinin çoğunu yetersizliği olan kardeşe vermesi, bakım güçlüğü nedeniyle ailenin sosyal etkinliklere zaman ayıramaması, yaşantıların sınırlanması, özellikle bazı durumlarda kardeşi tarafından eşyalarına zarar verilmesi,  davranış problemleri, saldırganlık ve öfke nöbetlerine maruz kalmak diğer kardeşte kızgınlık oluşturabilir. Kendisine ayrılan ilgi ve zamanın sınırlanması nedeniyle kıskançlık hissedilebilir. Kardeşinin farklılığından ve toplumda uyum güçlüklerinden dolayı utanç yaşanabilir. Yetersizlikten etkilenen kardeş yaşanan problemlerin kaynağı olarak görülebilir ve reddedilebilir. Kardeşlerin iletişimini genel olarak güçlendirmenin yolu birlikte eğlenceli zaman geçirebilmelerini sağlamaktır. Böyle bir durumda, hem yetersizlikten etkilenen çocuğun oyun becerilerinin artırılması hem de diğer çocuğa kardeşini etkinlikte destekleyebilmesi için gereken becerilerin öğretilmesi oldukça faydalı olacaktır. Yetersizlik nedeniyle bakıma daha çok ihtiyaç duyan bir çocuğun varlığında diğer çocuklar ihmal edilmemelidir. Birlikte geçirilen zamanın niceliği olmasa da niteliği artırılırsa denge kurulabilir. Kardeşi tarafından eşyalarına zarar verilmesi, kardeşin bitmeyen öfke nöbetleri, saldırganlık vb. davranış sorunları gibi durumlar varsa bunlar kızgınlığın en yaygın hissedildiği durumlardır. Yetersizlikten etkilenen çocuklarda duygu-davranış problemleri çözümlenebilir. Gerekirse o alana yönelik uzmanlardan destek alınmalıdır. Kardeşlerin diğerlerine, yaşlarına ve konumlarına uygun olmayan, kardeşiyle ilgili aşırı sorumluluklar yüklememek gerekir.

Kardeşlerin, kardeşlerindeki yetersizliğin türü, doğası, şu anki ve gelecekteki hayatlarına etkileri hakkında yaşlarına ve gelişimlerine uygun bir biçimde bilgilendirilmeye ihtiyacı vardır. Aslında bu ihtiyaç ebeveynler için de hissedilmektedir. Özellikle okul ve hastanelerde uzmanlarla işbirliği bu nedenle  çok önemlidir. Örneğin,; özellikle orta-ağır düzeyde yetersizlikten etkilenen kardeşi olan çocuklar, ergenlik döneminden itibaren “İleride annem ya da babam olmazsa ne olacak? Kardeşimden ben mi sorumlu olacağım? Bu durum hayatımı nasıl etkileyecek?” sorularına bir cevap arar, bu belirsizlik ortadan kalkmazsa, makul düzenleme sağlanamazsa yoğun kaygı yaşayabilirler.  Sevilen kişiye yönelik olumsuz etkileyen duygu ve düşüncelerde suçluluk hissedilmesi çok yaygındır. Hatta bu nedenle kötü görülen (genellikle yargılanan ve kınanan) bu hisleri kabul etmek ve onlardan bahsetmek zor gelebilir. Olumlu ve olumsuz etkileyen hislerin uygun şekilde yansıtılabildiği, anlaşılmaya çalışıldığı, kabul eden, birlikte çözüm arayan ve destekleyen bir aile ortamı ailenin tüm bireylerine ve birbirleriyle iletişimlerine iyi gelecektir. 


Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page